ruhumu emen bu sayrı
bir demir filizi ucuna kurulu
göğü işgal girişimim üstüme atılan katlarla engellendi
uyluk kemiğimden çıkarıp bulutlara fısıldadığım hayallerim
deniz üstü villalarda kaybetti kendini
aşamadım bir Endülüs emiri kadar Pireneleri
ellerim yapıştı bir soğuk demire
yok ülkesinde işçi gibiyim
içime sustu bütün isyanlarım
bu kurguya karşı bir kurt ulumam kalmıştı
onu da çakallar kapıştı
şimdi ensem yerde betonun göğü teslim alışını izliyorum
bir hademe mesabesinde mermeri temizliyorum
çakal yuvası bulut arası
güneşe perde çeker hoyrat ulumalar
avucumda bir tutam toprak
serpiyorum mermer mezarlara
bilsin istiyorum insanlar
bu, betonun üstünde kalan son topraktı
kafamdaki isyankâr üflüyor
son nefesini bir gök kafese
fırtınalar kopar sanıyorum
kimse ses vermiyor içimdeki bu sese
halbuki
şehri serpiştirip göğe
yıldızlara eş kılmak rüyası ile yaşayanlar
demir bağlarken buluttan buluta
dökülecekler bir bir yere
sanıyorlar mı ki o gün onları
alınlarından öpecek bir dere
biliyorum kireci, mermeri ve demiri
sevenler sevmiyorlar beni
oysa ben bir ağıt gibi evlerine düşme derdinde değilim
çelik bariyerlerini yıkmak gibi bir iddiam yok
zehir olup kadehlerine akmayı ise hiç düşünmedim
metal tutkularını işleyip oradan bir Burak çıkarma hayalim hiç mi hiç olmadı
yalnız göğü bana bıraksınlar istedim
hani bir akşam vakti balkonda içerken çayı
bardağıma düşecek dolunayı
bana bıraksınlar istedim
olmadı
olmayacak
…