Of Süveyda uzatıp elini dalgalandırmayacaktın suları
Hesap edemiyorum şimdi sana harcadığım uykuları
Söyle boğuk rüyalarımı hangi sandal ulaştırabilir sahile
baksana kürekçi çekilmiş kenara rüzgâr üflemiş kandile
Azgın yel yalarken yüzümü çalarcasına kemikten
Çözerek ruhumu ince ince ören ilmikten
Açtım kadim dosyasını aşkın ne benzer ne denk
Bulamadım güzelim tutkuma uyan bir renk
En maharetli elden varaklar işlenmiş gözümdeki tahtına
Süveyda gel keyfince kurul gönlüm düştü bahtına
Söyle ellerin uzanıp değmeseydi şu sulara hiç
Kapılır gider miydim bu derin uykulara hiç
Bak nasıl kaybolup gittim gözlerindeki gizde
Masallardan imdat beklerim bu karanlık dehlizde
Üç hakta da adını verdim kudurdu lambada cin
Bilmem haberi ulaştırdı mı sana, uçurduğum güvercin
Göğü açtı bana parmaklarından süzülen bir damla yaş
Kanatlarıma binince bir güzel bir tatlı, tarifsiz bir telaş
Dilimle tarayarak aşkın dalgalı saçlarını
Elimle yuttum keyfin zehirli ilaçlarını
Utanç duvarı değil Süveyda’m aşka çekilen bu set
Gel surlarımı yık, kapılarımı parçala, odalarımı kirlet
Al dokundur yanağımı sevdanın büyülü dudağına
Meşk edelim gel asıp hamağı bir ağacın budağına
Süzüp göğsünden keyfin sağalım masivayı
Bıldırcın eti, kudret helvası taşısın bize hevayı
Varalım ketum buselerin vardığı o gamzeye biz
Hesabı sorulmayacak günahları saralım hazneye biz
Zamanı zambaklara kazıyalım suyun gölgesinde
Taşlara ağıt yaktıralım bir aşk beldesinde
Kanlı uçumlar gövdesi şu bizdeki bezgin ruh
Oysa aşk biraz çılgın biraz ketum biraz da şuh
Kadim kitaplar yazmaz hele ezgilerde hiç arama bizi
Biz serinlik yapmışız mecnunlara, yayarak gölgemizi
Durma haydi davran tutalım semayı saçlarından
Tadalım aşkın şerbetini meleğin avuçlarından
Sonra susalım birlikte haykırılan her aşka muhalif
Bizi taşıyamaz yirmi yedi harf bilemem belki elif