ben taze sıcaklıklardan bahsediyorum
üstü açılmamış çağlardan
bana bayat ekmek kokusu ile gelmeyin
banka kuyruklarındaki çilelerle asla
umurumda mı sanıyorsunuz
tefecinin elinde telef olan bir zihin
ya da zamanı oynaşlara kurban etmiş bir kalp
bana, uzanarak çöle
onu yeşerten bebek nefesinden bahsedin
ben size
güneş diyorum, çiçek diyorum
ufuk diyorum, vaha diyorum
daha daha diyorum
sizse bana yıpratılmış yıllar
gölgesi miskin yatırlar
genzi yakan johnnie walkerlar
ve sürmelenmiş gözlerle geliyorsunuz
bırakın bu işleri kardeşim
söyleyin bana
bekçisi ben miyim yani
keyfine kurban olmuş bir merteğin apış arasının
ya da saçlarını rüzgâra üfleten işveli bir ardıcın
boş verin şimdi bunları
biliyorsanız anlatın
Kostarikalı korsanlar neyin peşinde
ezoterik mahzenlerde kimler yaşar
bir meşin top kaç kez filelerle buluşunca insan doyar
kel neden ölünce sırma saçlı olur
kör mü?
neyse geçelim…
sahi
neden hala İndepententa karalığı var Boğaz’da
toplar döken adamın torunları
Kız Kulesi’ne niye çaput bağlar
Haliç’ten sökülen zincir kimin boynunda takılı şimdi
Kenan kuyusunda bir Yusuf kalmış mıdır acaba
bunca Züleyha’ya direnecek
haydi bırakalım şimdi bunları
biraz da güzelliklerden bahsedelim
mesela
söylesene kıvırcık kuzu hala annesini emiyor mu?