Malofontannaya sokağı numara on bir
Kırgın çiçekler besleyen bir evdir
“Açlıktan yüzleri şişmiş ölüler” yatar
Kaldırımlarında bu sokağın
Ve lağımdan bir saman çöpü
Her öğün niyetine kemirilir
Ölmemek için
Malofontannaya sokağı numara on bir
Sürgünü damarlarında hisseden bir evdir
Sürgün
Biraz dilden, biraz gönülden
Büsbütün vatandan
Sürgün.
Vatanı sinesinde taşır sürgünde her çocuk
Trenler geçer damarlarından
Vagonları ölülerle dolu trenler
Sirenler duyulur
Selalar yerine
Çığlık çığlık sirenler
Sürgüne ve ölüme çalınan sirenler
Unutur her çocuk sürgünde kendi olmayı
Ve biraz büyüktür sürgünde her çocuk
Acılarla beslenen…
Bunu en iyi bu ev bilir
Bir hayaldir doğduğu toprağa gömülmek
Bir çocuk için,
Bu sokakta doğduysa
Çünkü sürgün bu sokakta
Bir damla gözyaşı
Asma yaprağına konan bir öpücük demektir
Uzakta olsa da
Bu evi en iyi kahverengi kapılı
104 numaralı ev anlar
İçinde sürgün çiçekleri yaşayan
O ev anlar
Malofontannaya sokağı numara on bir
Kırgın çiçekler besleyen bir evdir