İçimdeki bu yağmur bu fırtına bu kar
Üflesem bütün şehirleri yıkar
Gömmeden karşıma asi çıkan cesetleri
Giderim boğarak önüme çekilen setleri
Beni tutamaz gökdelenler, yıkık peyler
Bir gözlerin tutar beni bir gözlerin eyler
Gölgemin izinde tahtlara basarak
Uğradığım her şehirde bin yiğit asarak
Kılıcım kan revan elbisem paramparça
Bakışları, gönülleri harcayarak hoyratça
Gidiyorum desem de başımda hey heyler
Bir gözlerin tutar beni bir gözlerin eyler.
Irmaklar besliyorum içimde erittiğim buzlarla
Tuğ dikiyorum şehirlere göçmen Oğuzlarla
Geçerek tank sırtında Fırat’ı, Tunayı
Salıyorum göğsümde beslediğim sunayı
Bir sonsuzluk ezgisiyle çağırırken beni neyler
Bir gözlerin tutar beni bir gözlerin eyler
Çözülmem yaprak yaprak yenilip hazana
Taşkınım sel misali sığmam mizana
Sancılarımı kazıyıp en serin imbatlara
Yüklüyorum kahrımı demir atlara
Sakın doldurma kadehleri, kesmez beni meyler
Bir gözlerin tutar beni bir gözlerin eyler
Gidebilirim anısızın yıkarak köprüleri
Sürterek hayatın keskin yanına törpüleri
Kazıyıp seni şakağıma kan yüklü mermiyle
Çatışırım önüme çıkacak her haramiyle
Ezer geçerim dikilse de karşıma beyler
Bir gözlerin tutar beni bir gözlerin eyler
Bir salgın gibi yayılırken yüreğime nazarın
Göğsümde bir geniş yer açtım kazıldı mezarın
Bütün serviler, çam ağaçları ve çiçekler
Senden bir soluk duysa uzanıp ayı öpecekler
Zodyak burcundayım dokunmaz bana böyle şeyler
Bir gözlerin tutar beni bir gözlerin eyler