ne bir akşam ne bir sabah
çıkmayacak dudağımdan ah
demirle eriyip, ekmekle pişeceğim
zehir olup damarında gümrah
saç diplerine erişeceğim
ısıracağım hücre hücre seni
yakacağım her solukta gölgeni
koyu bir duman gibi saracağım
etini kuşanan teni
bir bıçak gibi kemiğini yaracağım
ağlama, yumuşatamaz beni gözyaşı
nefesin ömrümün avulu aşı
seni bir avuç toprakla vurup bin yıl yatacağım
ruhuma bağladığın kırılmaz taşı
Çözüp yine sana atacağım
anlasana ömrün elimde bir tığlık
fayda etmeyecek sana hiçbir çığlık
önce sesimle sesini yutacağım
sonra ruhuna iğneleyip şehri ılık ılık
Seni bir çobana satacağım