Hazan rüzgârları esiyor yeryüzünde
Sarardı ovalar kuyular yandı
Gece baskın yedi yalancı hüzünde
Huzurlar kaçtı uykular yandı
Öfkeler yutuldu zulme karşı
Arz sorgular oldu artık arşı
Yıkıldı hanlar dağıldı çarşı
Sarsıldı ruhlar duygular yandı
Kesif bir duman sardı başları
Balyoz ile parçalandı mihenk taşları
Her sabah içilen huzurlu aşları
Sofraya taşıyan kuğular yandı
Sustu şarkılar sözler tükendi
Kâğıdı eritti mürekkebin fendi
Kendini zehirledi insanın kendi
Şeytanın kurduğu pusular yandı
Her şey her yerde her hal aşikâr
İntihara kalkıyor artık dağda şikâr
Gizleri ortaya saçtı bu kanlı efkâr
Açıldı sırlar kuytular yandı
Sen kimsin ben kimim onlar kim
Bizi bizden aldı bir yersiz çekim
Çaresiz kaldı ilim çaresiz hekim
Savruldu miras tapular yandı
Saçıldı göğün sırrı çil çil yere
Kar etmedi söylemek yüz bin kere
Tükenince ömre biçilen süre
Yalanın sarıldığı tabular yandı